Kıl dönmesi olarak bilinen Pilonidal (Kıl yuvası) Sinüs (boşluk, oyuk) hastalığı genellikle kuyruk sokumunda görülür onun dışında göbekte, yüzde, koltukaltında, özellikle berberlerde ellerde ve vücudun diğer yerlerinde de görülebilmektedirler. Vücutta saçlardan, enseden, sırttan ve diğer yerlerden dökülen kılların etkisiyle kuyruk sokumundaki kronikleşmiş kıl dönmesinde genellikle klasik görüntü olarak makattan yaklaşık 10 cm yukarıda kuyruk sokumunda intergluteal sulkus (kalçada kaba etlerin arasındaki oluk) dediğimiz bölgede 3-4 adet içinde kıl bulunan delikler gözükür. Aslında bir kılın dönmesi söz konusu değildir. O deliklerin içinde genellikle bir kist dokusu içinde kıl yumağı bulunur. Genç erkekler (15-35), çok kıllı vücut yapısına sahip olanlar, oturarak iş yapanlar, çok terleyenler, hijyen sorunu olabilecek ortamlarda yaşayanlar, kilolu olanlar ve kaba etlerin derinliği çok olanların kıl dönmesi hastalığı için riskleri artmıştır. 2. dünya savaşında jeep şoförü amerikalı askerlerde çok sık gözüktüğü için “Jeep Hastalığı” olarak adlandırılmaktaydı.
Kıl Dönmesi (Pilonidal Sinüs) tedavisi nelerdir?
Kıl dönmesi tedavisi genel cerrahi uzmanları tarafından yapılmaktadır. Cerrahi dışı yöntemlerde olmakla birlikte etkinlikleri zayıftır ve kesin sonuç vermemektedirler. Kıl dönmesinin akut pilonidal sinüs apsesi dediğimiz acil durumu ortaya çıkabilir. Hastalarda kuyruk sokumundaki apse şiddetli ağrı, kızarıklık, kötü kokulu akıntı şikâyeti ile kendini gösterir. Bu dönemde apse boşaltılmalı ve antibiyotik tedavisi verilmelidir.
Cerrahi Tedavisinde mikrosinüzektomi, pilonidal sinüz eksizyonu, karyadakis ameliyatı, limberg flep ameliyatı gibi çeşitli yöntemler mevcuttur. Genellikle hafif sedasyon eşliğinde lokal anestezi (Bölgesel uyuşturma) ya da spinal anestezi (belden uyuşturma) altında kıl yumağı olan kistik dokunun tamamen alınıp temizlenmesi ve kalan dokunun primer olarak tamir edilmesi ile cerrahi tedavi tamamlanır. Biz hastalığın yaygınlığına göre minimal doku çıkartarak ve yarayı uygun şekilde primer olarak kapatmayı tercih ediyoruz. Bu sayede hastanın ameliyat izinin minimal olması, minimal pansuman gerektirmesi, hastalığın tekrarlamaması ve hastalarımızın daha hızlı normal yaşamına dönmesini sağlamayı amaçlamaktayız.
Ameliyat sonrasında hastalığın tekrarlamaması için hijyene özen gösterilmesi, verilen ilaçları (antibiyotik, ağrı kesici gibi) düzenli bir şekilde kullanması, genellikle 15 gün sonra dikişler alınana kadar gün aşırı pansuman yaptırılması, genellikle 3-7 gün önerilen sürede duş alınmaması, dren konulması gerektiğinde genellikle 1-5 gün içerisinde aldırması, genellikle 2 ay boyunca aşırı gerici uygunsuz hareketlerden ve ağır spor hareketlerinden kaçınılması, genellikle epilasyon yöntemlerinden biri ile özellikle o bölgedeki kılların belli sürelerde yok edilmesi gibi önerilere uyduğu sürece hastalar kısa sürede günlük yaşamlarına dönebilirler ve hastalık tekrarlamaz.